if 2014 Bağımsız Sinema Festivalinde Kaçırılmaması Gerekenler...

!f İstanbul 2014'te Kaçırılmaması Gereken 10 Film

Yılın ilk festivali, ülkenin ise en büyük bağımsız filmler festivali olma özelliğini taşıyan !f İstanbul, bu sene 13'üncü yaşını kutluyor. 80'den fazla yapımın toplamda 11 bölümde gösterileceği !f İstanbul 2014 programı geçtiğimiz senelerde olduğu gibi dopdolu. Daha önce Amerika'nın sorunlu 2004 seçimlerine, Irak Savaşı'na, Arap Baharı'na ve 'açılım'a gönderme yapan bölümlerle programını zenginleştiren festival ekibi, 2014'te 'Aşk ve Başka Bi' Dünya' ile Keş!f Uluslararası Yarışması'na yeni bir kardeş getirmiş durumda. Festivalin dikkat çeken diğer başlıkları arasında yılın en çok ses getiren yapımlarının Türkiye galalarının yapılacağı Digiturk Galaları; John Lennon'ın "eğlenerek kaybettiğin vakit, kaybedilmiş değildir" sözünü motto edinen !f music; oyuncul belgeseller, kaçık bilimkurgular, kült adayı ilk filmler, Japonya'dan gerçeküstü fanteziler ve animasyon dünyasının en son hitlerini seyirciyle buluşturacak olan Oyundünyayı değiştirmekle, kendi bedenlerimizi yeniden sahiplenmekle ilgili cesur, küstah hikayelerin anlatıldığı Gökkuşağı; sanatçılarla hayatlarının, portrelerle çekildikleri anların, resimle sinemanın, yasaklarla onların sınırlarını zorlayan Sanat Hayat İçindir; Türkiye'de ve yakınlarında ev dediğimiz yerlerden resimleri barındıran Ev; geceyarısı filmleri kuşağının karanlık ve rahatsız edici yapımlarından oluşan Karanlık ve Köşeli yer alıyor.
Festivale şöyle bir baktığımızda o kadar kalabalık bir program görüyoruz ki takvimimize neyi ekleyip nelerden vazgeçmek zorunda kalacağımızı seçmek bir hayli zorlaşıyor. Yine de bir takım demirbaşları seyretmeden !f İstanbul'u kapatmak söz konusu bile olamaz: Nymphomaniac, The Square, Dallas Buyers Club, The Grandmaster, The Wind Rises. Bu sebeple aşağıda yer alan 10 öneriden oluşan listede malum demirbaşları görmeyeceksiniz, şimdiden söyleyeyim.
!f biletleri 31 Ocak'ta ön satışa çıkıyor. Programınızı henüz tamamlamadıysanız yahut takvimdeki boşlukları doldurmak için fikir arıyorsanız önden buyurun:

1. I Am Divine (Ben Divine)

O bir efsane... O dünyanın en iğrenç insanı... O aykırı yönetmen John Waters'ın en kadim dostu... Harris Glenn Milstead'in, nam-ı diğer Divine'ın herhangi biri olmaktan şöhretin basamaklarına yavaş yavaş tırmanışını anlatan belgesel I Am Divine, Waters'ın anlatımı ve daha önce görmediğimiz görüntüler eşliğinde heyecan uyandırıcı bir belgesel olarak karşımıza çıkıyor. Divine'ı tanımıyorsanız Waters'la yaptığı filmlerden -en azından- birkaçını seyrettikten sonra bu filmi çizelgenize ekleyin. Asla pişman olmayacaksınız.

2. Cheatin' (Aldatma)

Yönetmen Billy Plympton, Cheatin' için "Bugün yetişkinlere hitap eden bir sürü çizgi roman ve TV animasyonu var; neden yetişkinler için bir animasyon filmimiz olmasın?" diyor. Yetişkinler için animasyon filmler dünyanın dört bir köşesinde halihazırda var olsa da (ki en güzellerinden biri geçtiğimiz sene !f'te gösterilen Consuming Spirits'tir) iki Oscar adayı ve indie animasyonun kralı sıfatını taşıyan birinin çizimleriyle bu tadı tatmak daha farklı olacaktır. Diyalog barındırmayan Cheatin', Ella ve Jake isimli iki insanın aşkını anlatıyor; zaman zaman soyut, çoğu zaman hareketli ve heyecanlı.

3. Borgman (Bela)

Gerçeküstücü ve hicivci filmleriyle tanınan Alex van Warmerdam, Cannes'da çok konuşulan ve Londra, Toronto gibi önemli festivallerde de gösterilen son filmi Borgman'da türler arasında geziniyor. Gerilimin ve komedinin ayarlı dozlarda verildiği Borgman, kimliğini ve varlığının sebebini anlamadığımız bir adamın Hollanda'nın banliyö yerleşimlerinden birinde bir evin kapısını çaldığı andan itibaren o evin dinamiklerini değiştirmesini anlatıyor. Yönetmen, filmi için "Tuhaf ve sıradışı insanlarla değil de, normal, her gün süpermarkette görebileceğiniz insanlar aracılığıyla şeytani olanı göstermek istedim." diyor.

4. L'étrange Couleur Des Larmes De Ton Corps (Bedenindeki Gözyaşlarının Garip Rengi)

Senenin en tuhaf sinema deneyimlerinden biri olarak lanse edilen Bedenindeki Gözyaşlarının Garip Rengi, dünyanın en saygın sinema dergilerinden olan Sight & Sound yazarlarının kişisel listelerinde de 2013'ün en iyilerinden olarak gösteriliyordu. Karısı ortadan kaybolan bir adamın çıktığı yolculuğu kâbusların ve algının değişik biçimleriyle anlatan yönetmenler, kendilerine has set tasarımları, korku sinemasının müziklerini ustaca filme nakşetmeleri ve kalp atışlarını hızlandıran görkemli görsellikleriyle ikinci uzun metraj eserleriyle karşımızdalar.

5. Mahi va Gorbeh (Balık ve Kedi)

Festivalin Keş!f bölümünde yarışan dokuz filmden biri olan Balık ve Kedi'yi özel kılan bazı şeyler var. 134 dakikalık süresi boyunca yönetmenin tek planda çektiği eseri, sinemanın daha önce denenmemiş ve keşfedilmemiş yönlerini seyirciye göstermek için İran'dan şahlanarak festivale geliyor. Bir yandan Blair Cadısı atmosferini sürdüren film, bir yandan da bir Kiarostami ya da Makhmalbaf filmiymişçesine yüzünü insana dönüp, sinemayla, gerçeklikle ve zamanla oynuyor. 

6. The Selfish Giant (Bencil Dev)

Bir diğer Keş!f yarışma filmi olan Bencil Dev, sinemanın yapıldığı en güzel diyarlardan birinden, İngiltere topraklarından kaynak alıyor. Cannes, Toronto ve Londra gibi önemli festivallerde gösterilen Clio Barnard'ın bu filmi kabaca bir an önce büyüyüp ebeveynleri gibi para kazanmaya çalışan çocukları anlatıyor. Biraz sihir, biraz masumiyet, biraz gerçekçilik. Senenin en iyilerinden kabul edilen Bencil Dev'i kaçırmak için hiçbir mazeret kabul edilemez.

7. Før Snøen Faller (Kar Yağmadan Önce)

Kerkük doğumlu yönetmen Hisham Zaman'ın Bawke isimli kısa filmi ödüllere doyamamış, üstelik Norveç'te son on yılda yapılan en iyi kısa film unvanını kazanmıştı. 2010 yılının ardından ikinci kez !f'i ziyaret eden Zaman'ın son filmi Kar Yağmadan Önce, düğününden önce ortadan kaybolan ablasını bulmak için yollara düşen Şiyar'ın hikayesini anlatıyor. Yönetmen bu ilk uzun metrajında incelikli hikâye anlatımı, dokunaklı ve yargılamayan yaklaşımı ile dikkatleri çekiyor.

8. Is the Man Who Is Tall Happy? (Uzun Boylu Adam Mutlu Mu?)

Sil Baştan'ı herkes bilir. Eh, onun yönetmeni Michel Gondry'yi bilmeyen de pek az insan vardır. !f'in bu seneki konuğu olacak olan usta yönetmenin Noam Chomsky ile yaptığı uzun süreli görüşmeleri Bolex kamerası ve ses kayıt cihazıyla kaydettikten sonra oluşturduğu bu filmi, animasyon ve belgeselin bir araya geldiği sıradışı bir deneyim olarak dikkatleri çekiyor. Yönetmenin İstanbul'u ziyareti hatırına göz atmakta fayda var.

9. Gabrielle

Kanada'nın bu seneki Oscar adayı olan Gabrielle, genetik bir sendromla baş ettiği için zihinsel gelişimi yavaş olan fakat başka yetenekleriyle dikkat çeken 25 yaşındaki bir kadını anlatıyor. Gabrielle'in sevgilisi ile cinsel ihtiyaçlarını karşılamak istemesi, onun yepyeni bir dünyayla; engellerle dolu bir evrenle tanışmasına sebep oluyor. Fransızca çekilen her Kanada filmi gibi bizleri büyülemeye geliyor Gabrielle.

10. Short Term 12 (Kısa Dönem 12)

Hiç şüphe yok ki 2013'ün en iyi bağımsızlarından biri Kısa Dönem 12. Kendi gibi kimsesiz ya da ailesi tarafından zarar gören çocuklara gözetmenlik yapan Grace'in, kendi benliğinde var olanı yaşamakta olan bir kız çocuğuyla kurduğu bağı anlatıyor. Fazlasıyla çarpıcı, bir o kadar duygusal. Başroldeki Brie Larson ise senenin en iddialı performanslarından birini sergiliyor.

Popüler Yayınlar