Asghar Farhadi'nin Yeni Filmi ''GEÇMİŞ'' Üzerine ... (Le Passe)


Asghar Farhadi yeni filmi Geçmiş’te de bir önceki filmine benzer olarak aile içi ilişkilere odaklanıyor. Birbirlerinden ayrı yaşayan fakat henüz boşanmamış Marie ve Ahmad, boşanma işlemini tamamlamak üzere Fransa’da bir araya geliyor. Ahmad’ın yıllar sonra Marie’nin hayatına konuk olması ve kendini oradaki karmaşık ilişki sarmalının tam ortasında bulmasıyla soru işaretleri birikmeye başlıyor. Soruların cevaplarını ararken yönetmenin elinde eğilip büküldüğümüz film, diken üstündeki zeminsiz kişiliklerimize ayna tutuyor adeta...
Yönetmenin seyircinin algısıyla sık sık oynamasına rağmen her defasında “tuzağa düşürmesi”, izleyiciyi filmle bütünleştirme başarısından geliyor. Olay örüntüsüne karşı karakterlerin oyunculuğuna kapılmış biçimde onların işaret ettiği yönde gayet kendi rızamızla, baya baya inanarak sık sık konum değiştiriyoruz. İki dakika önce başımızın tacı yaptığımız karakter, ansızın “aranan suçlumuz” olabiliyor. Bu durum filmin en keyif verici yönlerinden biri, yüzümüze karşı kişiliklerimiz hakkında söylenen bir gerçek de aynı zamanda...
 
Film bizi konumlar arası göçlere sürerken hiç acele etmiyor. İkinci güzellik de burada yatmakta. Asghar Farhadi filmin başından itibaren düğümlediklerini çözerken sizi de ortak ediyor. Yönetmen olayların iyice birbirine girdiği, çıkılmaz bir hal aldığı noktada izleyiciye ağır ağır, abartmadan, yormadan ve sadece sakince anlatarak yaklaşıyor. Müthiş naifliği karşısında onu sabırla beklememizin ardından çözülen düğümün yerine anında yenisi ekleniyor.
Gelelim düğümleri biriktiren unsurlara. Soruları biriktirmek, çözerken hemen yenilerini sordurmak ve onun da çözümünü yapmak, bu sırada izleyiciyi sakin tutmak Asghar Farhadi’nin “huyu” olmuş durumda. Onun soru işareti üretmek ve onu acelesiz çözümlemek noktasındaki başarısıysa karakterleri yönlendirmekteki titizliğinde yatıyor. Başroller olarak ortaya çıkan iki karaktere eklenen diğer karakterlerin her biri, başarılı bir kurguyla yan karakterler olmaktan çıkıp, önemli roller ediniyor. Bir Ayrılık filminde de başrol olarak ön plana çıkan karakterlerin yanında, daha az ya da sonradan görünen karakterleri de filmin seyri açısından ciddi yükümlülüklerle donatan yönetmen, bu filminde de aynısını yapıyor. 
 
Yönetmen kendine ikna ettirmesini bilen, gayet insani biçimde kurduğu ilişki ağı karşısında “yok artık, o kadar da demedik” diye tepki göstermekten alıkoyan bir ustalıkla icra etse de filmini, birkaç nokta filme mesafe almanıza sebep olabilir. Bunlardan birincisi cümlelerimden de anlaşılacağı üzere ortadaki ikilik, kıyaslama. Yönetmenin en dikkat çeken ve bir anlamda isim yapmasına olanak sağlayan Bir Ayrılık filmi, ister istemez kıyaslama numunesi olarak başvuruluyor. 
İlk filmle benzerlikler, hatta bir anlamda aynılıklar yakalamak mümkün. Geçmiş filminin özgün potansiyelini Asghar Farhadi tarafından, açıkçası doğal olarak kısıtlayan bir durum bu. İran yerine Fransa’nın, Farsça yerine Fransızca’nın kullanılması tahmin edeceğiniz üzere farklılık olarak okunmaya yetmiyor. Böyle olunca bu kıyas noktasında filme mesafeli kalmak gayet olası. Yalnız burada Farhadi’ye hakkını teslim etmemiz gereken bir noktayı atlamamakta yarar var. İranlı yönetmen izleyicisine farklı coğrafyalarda da olsa kuracağı mikro ilişki ağını tüm olanaklarıyla kullanarak ortaya her şartta keyifle ve merakla izlenecek bir iş çıkartacağına dair güvence veriyor. Her ne kadar bu güvence İran’a dair açlıkla sınanan dağarcığımıza ve Farsça’nın lirizmini arayan kulaklarımıza bir gıda sunmuyorsa da Geçmiş filmini merakla ve tabii ki keyifle izlememize engel olmuyor.

Popüler Yayınlar